Hüzün zamanıdır Sonbahar. Rengârenk tonlarıyla hüzünlü duygular çağrıştırır. Sararan yaprakların kırmızı tonlarıyla en etkili objelerine hep konu olmuştur. Ortalık sükûnla kaplanır. Gözler ortaya serdiği o muhteşem tablolarda dinlenir ruhlara bir sakinlik çöker.
Hem hüzün hem sükûn vardır Sonbaharın gizeminde.. Feryat figan bulamazsınız işitemezsiniz onda. Dalların süslere büründüğü yapraklar artık toprağın üzerindedir. Buğday tarlasındaki başaklar gibi altın sarısına dönüşerek yeni elbisesini giyer. Bir müjde vardır Sonbahar renklerinin dilinde.. Yeşilin renkleri artık sükûn veren renklere dönüşmüştür.
Sonbaharda yorgun kalpler huzur bulur dinlenmeye çekilir. Sonbahar mevsiminin has kokuları biyolojik, kimyasal ve psikolojik etkenlerin buluşmasıyla nostaljik bir etki oluşturur. Ayrılıklar yaşanır aşklara veda zamanıdır. Yeni başlayan aşklara doğallığıyla bambaşka ortamlara tanık olur. Sonbahar masumdur. Sonbahar hüzünlüdür. Son bakıştır. Ve şiirlerle hatırlatıştır.
Ünlü şair Ahmet Haşim’in dizelerine yansıttığı üzere;
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman ağlayacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta
Eğilmiş arza kanar, kanar, muttasıl güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki, akşam olmakta..
Bütün sonbaharlarda yaşadığımız hüzünler, evrensel duygularımızdır. Hüzün mevsimlerinde kalpler kırılırmış gibi ne kadar da uslanıyor. Melankoli sonbaharın en sık gelen misafiridir.
“Kaybetmekten korku duyduğumuz, sevdiğimiz insanlarla bu sonbaharda çokça vakit geçirelim. Sıcak bir fincan kahve eşliğinde onu ne kadar önemsediğimizi itiraf edelim. Hüzünleri sevgilerimizle mutluluğa çevirelim.”
Mutluluğa dönüşecek nice Sonbaharlara..